Tıkırtılar geliyor beynimden. Umursamaz bir kadın, topuklu ayakkabılarıyla en sert adımlarını atıyor evimin koridorlarında.Tuvalete gitmektense, kaybolmayı tercih ederim bu saatte ...
Yalnız bir kadın kitap okuyor uzak diyarlarda, bütün kelimeleri duyabiliyorum. Kelimelerden çok, sigarasını içme şekli rahatsız ediyor kulaklarımı.
Bir şeye inat eder gibi hayat, herşeyi üzerine alınıyor.
Kahvaltımda seni yemek istiyorum bu sabah, taze sıkılmış ergenliğimle. Siyah ojelerini ekmeğime sürüp, aseton içmek istiyorum ilk defa. Her yalnız uyandığım da birini daha kaybediyorum hayatımdan. Ellerim birbirine dokunuyor en fazla, halden anlarmış gibi ve ben bütün şımarıklığımla sırıtıyorum aynaya...
Elinde sigarasıyla Nick Cave'i görüyor mutsuzluktan çıldırmış gözlerim. Bunny'den bahsediyor ve intihar eden karısından. Otel odasındaki fahişelerin, kendilerini en iyi hissettiği yerin, başka bir otel odası olduğunu fısıldıyor kulağıma. Hep bir umut varmış gibi. Zar zor çalışan ''buck'' marka arabasıyla Chiniaski'yi ezme isteğinden. O'na yapabileceğim en şeyi yapıp bunun için bir silindir bulması gerektiğini söylüyorum.
Elinden uçan balonunu kaçırıyor bir çocuk, aptal bir adamsa balonu yakalamaya çalışırken annesini öldürüyor.
Çocuk ağlarken uzaklaşıyorum ordan neden ağladığından emin olamadığım için.
Gökyüzünde bir balon güzel görünüyor herşeye rağmen.
Bense patlıyacağı anı merak ediyorum en çok!